Feb 18, 2012

L'equip Petit

Yaklaşık bir hafta kadar önce sevgili Okay Karacan'ın "Tutkumuz Futbol" isimli programında karşılaştım Margatania FC ile. Tamamı 7 yaşın altında sevimli miniklerden oluşan Margatania takımı adına çekilen bir kısa belgesel, sezon boyunca kalelerinde 271 gol gören ve ancak ligin son maçında 1 gol atabilen küçük kahramanların hikayesini anlatıyor. "Gol atmamız çok da önemli değil, çünkü eğleniyoruz. Biz de büyüyünce gol atarız" diyor Pol.

https://www.youtube.com/watch?v=3y0Hel0vHBM

Feb 4, 2012

Kimdir?


Rivayet olunur ki; zaman içerisinde maruz kaldığı düşünsel ve çevresel etmenler sonucu Fırat IV'e (Euphrates Quarto) evrilen ve evrim süreci boyunca edindiği kalıtımsal özellikleri, genelgeçer yargılarla beraber, Guantanamo'da bulunan ve kimselerin göremediği bir depolama merkezinde  -ademoğullarından gizli bir şekilde- muhafaza etmeyi başarabilen canlı türünün atasal kökeni olan Fırat I (Euphrates Prima), yirminci yüzyılın ikinci yarısının sonlarına doğru, henüz Sovyetler Birliği dağılmamışken ve Hitler'in meclis kararıyla "Führer" ilan edildiği günün üzerinden yarım asırdan fazla bir süre geçtikten sonra, -esasında manidardır- sıcak bir çarşamba günü, konstantiniye dolaylarında ve Neptün'ün dört buçuk milyar kilometre uzağında, bir 'Balık Kraker' poşetinin içinde dünyaya geldi. Çarşamba günlerine olan –aslında manasız ve kendiyle çelişik- düşmanlığı, ‘Çarşamba’nın; Fırat I’in dünyaya merhaba dediği ana tekabül eden takvimsel anlatım simgesini ifade ediyor oluşu veya dördüncü sınıftaki beslenme cetvelinde yumurtalı ekmek gününe denk gelmesi değil, -başta Fırat III'ten (Euphrates Tertia) evrilip Fırat IV'e dönüşme sürecini başlatan talihsiz ‘olay’ olmak üzere- yaşadığı ve etkisine maruz kaldığı birçok hadisenin -belki de bazı basit tesadüfler silsilesi sonucu- ‘Çarşamba’ günleri vuku bulmasından kaynaklanmaktadır. Doğumunun hemen ardından, ülke standartları ve anayasa maddeleri gereğince -ve tabi doğaya uyum şartları koşullarınca- vergi borcuna mükellef bir vatandaş olabilmesi adına babasının çıkartmak için Bakırköy ile Sultançiftliği arasında birkaç minibüs yolculuğu yaptığı, belki de uğruna gece mesaisi uykusundan veya yıllık izin hakkının bir gününden feragat etmek zorunda kaldığı ve Fırat I’in resmi bir evrak olarak kayıt altına alındığı günden itibaren varlığına ispat olarak kullandığı 'nüfus hüviyet cüzdanı', başta 'Din' hanesi olmak üzere birçok gereksiz bilgiyle doldurulmuş olduğundan, -özel ve tüzel kuruluşların nazarında geçerliliğini sürdürüyor olsa bile- esasında niteliksizdir ve dolayısıyla hükümsüzdür. Evrimsel etkileşim süresince herhangi bir ameliyat geçirmemiştir, dönüşümünü sürdürdüğü dönemsel periyotlar boyunca hiçbir kemiği kırılmamıştır. Özellikle kafatası bölgesi başta olmak üzere vücudunun herhangi bir yerinde dikiş izi yoktur, sünnetçisi kadındır. Kan grubu tahmin edilebileceği üzere, 0 rH pozitiftir. Kan uyuşmazlığı ihtimali yok denecek kadar azdır. Hayatında ilk defa anasınıfında aşık olmuştur (bu olay, doğumu milat olarak kabul edilirse, M.S. 5 yılında vuku bulmuştur), hiç süt içmemiştir, göz yakmamıştır ve en son ne zaman aşık olacağına dair bir tahmin yürütülememektedir. Anasınıfında aşık olduğu kızın adı Çiğdem’dir. Fakat, Baggio penaltıyı kalenin üzerinden dışarı vurup kupayı Brezilyalılara teslim ettiğinden beri bu kızdan herhangi bir haber alınamamıştır. Hatta böyle bir kızın aslında hiç var olmadığına dair söylentiler de yok değildir. Yine de varsa; görenlerin veya duyanların, en yakın Kaymakamlığa başvurmaları tarafımızca rica olunur (eşkali kayıtlarımızda mevcut değildir). Yine başka bir rivayete göre bu kızın, bilinmeyen bir gezegende, evcilleştirilmiş bir tilki, birkaç çuval jelibon, ağzına kadar 'meybuz'la doldurulmuş büyük bir derindondurucu ve yeryüzündeki izine Beşiktaş'ın kalesini Raimond Auman'ın koruduğu günlerden itibaren rastlanmayan ve neslinin tükendiği düşünülen Fırat II (Euphrates Secundo) ile birlikte; dünya hayatından uzakta, mutlu bir yaşam sürdüğüne inanılmaktadır. Aslında ansiklopedilerde bu kıza aşık olan canlı türünün Fırat I olduğu kayıt altına alınmış olsa da bazı bilim adamlarının bu türün Fırat I değil de Fırat II olduğunu kanıtlamaya yönelik çalışmalar yaptığı ve bu çalışmalar esnasında birçok nitelikli bulguya rastladıkları da bilinmektedir. Günümüzde bu türün örneklerini dış görünüş itibarıyla birbirinden ayırt etmek çok zordur ve bazı küçük detaylar dışında (azı dişi büyüklüğü, tırnak yapısı, görme duyarlılığı gibi) hepsi hemen hemen aynıdır. Fırat II hariç diğer türleri doğada rahatlıkla bulunabilir. Zararsızdırlar. Yalnızca Fırat IV'ün bazı homo sapiens türlerinin (kadın) boyunlarına karşı bir zaafı olduğu ve pervasızca emme girişiminde bulunmayı arzuladığı çeşitli makale ve konferanslara konu olmuştur. Böyle bir ihtimal esasında mevcut olsa da, bunun istisnai bir durum olduğu açıktır. Fırat III ise, brüt olarak dört yıl on bir ay on beş gün üç saat beş dakika ve on saniye süren bir çalışma periyodu sonunda iki ciltlik 'Televizyon Kullanma Kılavuzu' isimli ilk kitabını yazmıştır. Fakat daha sonra kendi yaşam alanında bulunan tek televizyonun 37 ekran tüplü bir Shaub Lorenz olduğunu fark edince bu kitabı yayımlamaktan vazgeçmiş ve üzerine benzin döküp yakarak edebiyat tarihinde izlerine bugün bile rastlayabileceğimiz bir 'anlamsızlık' akımı başlatmıştır. Nitekim, Max Brod gibi bir arkadaşı da olmamıştır. Bugün hala, evrim bilimcileri, biyologlar ve Gepetto Usta bu canlı türü hakkında araştırma yapmaya ve yeni bilgiler edinerek gelişimi üzerine fikirler yürütmeye devam etmektedir.