Feb 25, 2015

Adham Und Mela

(Şarkı: Kurban - Güneş)

Önemi yok, ellerin ıslak olmasının. Kuru da olabilir. Der ki tekvin; bir kural koyulmuştur: Kim uymaz ise ona, ceza mukabilindir. Alt tarafı bir meyve; sanki bir çay kaşığı protein, kulak memesi kıvamında sakkaroz; -bazı yörelerin bazı ağaçlarında- kim yemez ki şöyle destursuz bir karın ağrısıyla. Sen. Güneşlerin tanrısının diliyle. Yine de sanki bir şairin eliyle. Durma: Koy dizin üstüne, yaz kağıdın kalem; siyahlardan da koy ki ne yazdın bilmeye hayli cümle ne alem. Şimşekler mi çaktı; çakacak. Gerekirse yağmur bile yağacak. Arındıracağız. Şimdi git. Düşüyorsun sen de tuzağa. Alın etimden kemiğimden, götürmeyin beni uzağa. Alacağız. Ve bu bir tercih değil, götüreceğiz seni de. Mukaddes’ten bir mukadderat; diyorum. Böylesi görülmemiştir. Sonu gelecek ve gök kubbenin eli de. Yaprakları dökülmüş bir ağaç -sadece- altından geçmiştim yalnızca bir keresinde; meyvesi taze, parlak ve kıpkırmızı; bilmiyorum ki günah bunun nasıl neresinde? Saatlerimizi kurduk, bütün hazırlıklar sonlandırıldı: Her şeyin sonu işte böyle başladı. Düştü. Bembeyaz. Muhakkak ki kirlenecektir. Pardon! Annem ve babam yok; görüyorsunuz çırılçıplaklık söz konusu, mümkün olursa temizlenecektir. Lütfen yardım edin. Edelim. Hava burada çok soğuk, üzerine bir hırka al, diyelim. Sakallarını kes. Kırmızı değil biliyoruz ama; ayva var, ister misin: Bilelim...

Feb 5, 2015

Sözgelimsel: (Sekiz) Duvar

kelimeler
biçiminde konuşuyorum
ki kelimeler biçiminde konuşmak
tavşan humma hastalığına dair
bir semptom sayılır tıpta -bir bilgi-
ve
bütün paragrafları çöpe atıp da
konuşmakla kalmayıp yalnız
kelimeler biçiminde
yaşıyorum
bazı sesli harflerden geçen cümleler
içinde
oysa alfabe reyonu olan
-ve altın yaldızlarla süslenmiş
noktalama işaretleri
bulunan
belki şurada büyük bir virgül
diyelim ki ıssız bir soru işareti
duyulan-
bir süpermarket bilmiyorum
yalnızca sebze meyve ve temizlik malzemeleri
yalnızca domates elma ve tursil matik
lakin suratsız bir hesapadam yahut işlemkadın
ve
üzülerek söylemek zorundayım ki
yolumuzüstü bazı süper olmayan bu
marketlerin
çikolata şeker sakız
adı nedir bilmiyorum henüz
süt dişleri yerinde ve kız oğlan kız
yine süper olmayan
optik reyonlarında
bir parmak kadar toz bulunur
biliyorum
güneşten sararmış paketlerinde
buyurun ne istemiştiniz
bir paket tuz
diliyorum
köşebaşında bir bilet gişesi
-öyle bir köşe ki
denizlerle çevrili dört bir tarafı-
ve
şehrin en kalabalık
şehrin merkezi
ve şehrin en dışakapalı hipotenüsü
-pardon kadıköy dolmuşları ne taraftaydı-
-dolmuşu değil minibüsü-
burada para bozdurmak günah
burada veresiye verilmez kimseye
adres sormak da yasak üstelik
-biz bilmiyoruz arkadaşım şuraya sorun-
burada
acılar peşinen satılır çünkü
önce kanar yarası
sonra bıçaklanır insan
-pardon muhtarlık nerede biliyor musunuz-
önce ölür
sonra öldürülür insan
bir tanrının
parmak izine dair
herhangi bir bulguya
ya da
tanrının varlığına dair
herhangi bir parmak izine
-cepheye silah taşımış anaların dizine-
rastlanılamadığı gibi
perdeleri
kırmızıya boyanmış
koltuklarının
kolçakları maroken kaplanmış
lakin perdesi hiç açılmayan
bilakis
koltuğuna dahi oturulmayan
tiyatroların
veyahut
sayfaları tek tek özenle inşa edilmiş de
bir türlü mürekkebe bulaştırılamamış
kurgulu kurgusuz
hüzünlü hüzünsüz
mealli mealsiz
kitapların
bu tarif edilemez yükselişi
canımızı hayli
ve bir hayli
tornavidalamaktadır
-bir bilgi-
çünkü yarım kalan ne varsa hayatta
bir oyun
bir kitap
bir aşk
yahut yoksulluktan perdesi alınamamış
-kırmızı olmayan-
tek odalı evlerin
güneşle dansı gibi
dilimizde büyüyor kalbimizdeki acısı
oysa dinmek bilmiyor bu
kalbimizdeki
gayet şişhane sancısı
bazen yazılmış oluyor
sayfalarca
diyorum ya belki beş yüz
okuması fark etmez
zamanbilimsel çerçevede
ister karlı bir kış isterse kurak bir güz
yine de kalakalıyor insan
öyle bir duvarda
öylesine betonlaşmış kalın bir duvarda
dünya vazgeçiyor yuvarlak olmaktan
otomobiller havagazıyla başlıyor çalışmaya
kuşların ötüşleri bile yabancı dilden
ve her şey
bütün dinler diller devlet politikaları
kanun hükümleri siyasi güçler savaş uçakları
eşek arıları
yani kısaca evet her şey
öylece kalıyor
diyor ya
albayım
albayım
bütün hayatımı
en ince ayrıntılarına kadar düşünerek
hesapladığım
iyiliklerin hayaliyle
geçirdim albayım
çizmek gerekiyor altını
kalın parlak -yanmayan-
koyu bir kömürle
çünkü okuması çok kolay
çünkü okuması gayet güzel
uzak soğuk yarım
yakın sıcak tam
bir ömürle