Nov 6, 2014

Sözgelimsel: (Yedi) Cüce

sen
henüz çocukken
anlatılan bir masal vardı
daha
ağacın ne olduğunu
veya suyun
neye benzediğini
-aslında suyun diğer
hiçbir şeye benzemediğini-
bilmiyorken
annenin sütü ağzında
tadı damağında -ve diri-
henüz
çiğ ve sıcakken
halbuki ucuz bir tiyatro biletinin
içine sığmayacak
kadar
pahalı ve bir o kadar
hacimli
istanbul’dan kalkan bir tren kadar
gösterişli
-eminönü kokuyor hatıralar
tadı kadıköy’e benziyor
antiparantez-
bazı sonu pembe
hikayeler
merhaba güzel bayan
merhaba
çığlık çığlığa sürdürülmüş bir gece
çırılçıplak bir ibadet
ve tanrıya rağmen
incil okuyoruz sağ elimiz havada
bütün gecelere ithafen
terli bir koltuk altı ve yer çekimine maruz
ıslanmış saçlar işte
potemkin gümbürtüsü
ve daha ne olabilir ki
nadine’in sesine benzeyen
hangi şarkı
iki kulak ile birden
duyulabilir ki
avuçlarımın içinde tükeniyor
tıpkı
avuçlarımın içinde
yeniden doğduğu
gibi
boğazımda düğümlü satırlar
merhaba güzel bayan
merhaba
protestanmışsınız duyduğuma göre
belli ki
saatiniz hala
bin beş yüz yirmi dokuzu
gösteriyor
adınızı keskin bir kılıca hibe ediyorsunuz
ve geceleri uyumuyorsunuz
sanıyorum ki
bir varmış bir olacakmış
bir cüce varmış
boyu birkaç karış
yüreği mangal gibi yüreği beton mikseri
ağlamak için yağmurlu havaları
seçermiş genellikle
koşmak için ayın
dünyanın
yörüngesinden çıkmasını beklermiş
hiç
koşamamış bu yüzden
koşsa bile
bu anlaşılamazmış
göz görmese de gönül katlanırken
ayak parmakları kuzeyi işaret ediyor
mevsimler değişmiyor
göz kapaklarında
bu bir cüce
saltanatı yere yakın
ve aklı yerden hayli
yukarda
gökyüzündeki en canlı yıldızı
en parlak en beyaz
ve en kırmızı
çağırıyoruz soframıza
soframızın çemberi dar rengi soluk
eski bir halının üzerinde
eski masamızın ayak izleri
yoksul bir ev sahibiyiz utanıyoruz
gömleğimizin dirseklerinden
kurşuna dizecekler
bizleri
turgut uyar’a hayranlığımız
işte bu yüzden
tam da bu sebepten ötürü
içinde şeker geçen masallara
nasıl da ikna oluyoruz
görüyorum
duvarlarımız kirli
duvarlarımız
sanayi kenti renginde
ve
aç kalsak ağlamayız
biliyorum

No comments:

Post a Comment