Mar 13, 2015

Enstrümanların Mucidi Tanrıdır

Sahne karanlıkken başlar klarnet solosu. Sonra ışıklar açılır, bütün enstrümanlar duyulur… Koro hep bir ağızdan orkestraya eşlik ederken, Bay Felton ve İnsanoğlu resitatif bir şekilde uyarlar müziğe.

KORO:
Tanrının elinde bir sihirli değnek
Madem ki yarattık izini sürmek gerek
İnsanlar aç şimdilik ve kavunları kelek
Gayet toz ki pembesi sanki bir melek!

BAY FELTON:
Üzerinde yürüdüğüm
Kaygan bir keman yayı
Sağımda güney kutbu
Solumda ekvator çizgisi
Kulağımda akortsuz bir gitar teli
Nereye denk gelirse parmağım ucu
Bakışlarım asimetrik ve şaşı
Elbet buluruz bir kuru ekmek
Ve birkaç tabak aşı
Sırası değil şimdi
Geçim derdi ve yaşamak telaşı
Kürkümü getirin gardırobumdan
Biraz tadacağım hayatın ben de
Krem tabakasından
Ve suyundan
Takdir edersiniz ki bu benim de hakkım
İnsan olmak zor
Peki tanrı olmak kolay mı?
Bu öylece aklın alacağı basit bir olay mı?
Verin kılıcımı şimdi
Boydan boya kuşanacağım
Yağmurlar yağdıracağım önce
Şimşekler göndereceğim sonra
Hayır hayır vazgeçtim
Bir porsiyon tatlı söyleyeceğim kendime
Canım çekti

KORO:
Ayna ayna söyle bana
Bir tanrı var mı dünyada?
Kendi yüzümdeki çizgilerden
Gözlerimdeki tuzlu yaşlardan
Saçlarıma düşen aklardan
Başka hiç kimse
Görünmüyor aynada

İNSANOĞLU:
Demiyoruz ki Fenelon haksızdır
Hatta demiyoruz ki Fenelon haklıdır da
Bilinçsizce doğuyoruz
Gayet bilinçli bir şekilde ölüyoruz
Gözümüze sokulan filmleri görüyoruz
Biz yalnızca
Fenelon’u tanımıyoruz hatta yeri geliyor
Bir de türkü tutturuyoruz
Sazın telinde can buluyor
İnsan olma arzumuz
Tanrıya hesap sormak bize göre değil
Bazen çiçek gibi açıyor benzimiz

Tüfek icat olunca
Mertlik bozulacaktı illa ki
Bir incir yaprağından
Toplum sözleşmesine
Üst üste koysak çekilen acıları
Uzanır buradan
Karasevdalılar çeşmesine
Belki bir yol olurdu
Belki renksiz bir dönme dolap
Herkes son nefesinde gülebilseydi
Söylesene; ne olurdu?

Dünyanın az biraz dışına
Birkaç buçuk merkür öteye alalım sizi
Tanrıtanımaz haçlılar
Sınırları kalemle çizilen
Hatta denizlerde yüz üstü yüzülen
Saykodelik mohaçlılar
Gecesine kan bulaşmış
Toprağında gezilen
Burası bizim
Burası sizin
Güzelce el sıkışıp helalleşelim
Sırtımızdan vuracak birileri
Şüphemiz yok
Dizlerimiz yere doğru kırılınca
Belli etmeden haberleşelim

KORO:
Samanlık seyran olunca
İnsanoğlu heyran olur bu duruma
Durumun Godot’yla bir ilgisi yok
Godot tamamen bir muamma
Ama bir beklemesi var ki
Tadından yenmez
Ağzını sıkı sıkı kapa
Yasaktır
Tanrı yok denmez

BAY FELTON:
Dört nala koşuyorum üzerinde
Başlıyorum birden
Seksen sekiz tuşu var piyanonun
Çalınan şarkılar bana ait
Üzerinde hakkım var senaryonun
Birinci kemandan
İkinci kemana
Sözünden güftesine
Masasından sehpasına
Hepsi benim biliyorum
Siz lafımdan şaşmayın
-Yeter ki biraz da sınırı aşmayın-
İstemiyorum ne telif hatta ne de melif
Ezberinizden okuyunuz
Elinizi açınız
Duyuyorum vav he hatta lamelif

KORO:
Dünya bir şarkıdır
İnsanoğlu sözleri
Bir gün zamanı dolunca
İster istemez
Kapanıyor gözleri
Üzülerek söylemeliyiz ki
Hikayemiz kanlıdır
Fakat bir gerçek var ki
Enstrümanların mucidi tanrıdır

Savaşların
Ve
Ölen çocukların da

No comments:

Post a Comment