Mar 14, 2015

Hikmet'in Durumu


Daha fazla değil. Mecburen kapadı bu kez gözlerini. Gecenin karanlığına, şarabın dumanına ve yalnızlığın sessizliğine bir kez de gözleri kapalı şahit oldu pencerenin pervazında. Hiç açmadı. Korktuğu için mi? Elbette değil. Lanet olsun ki korkulması gereken hiçbir şeyden korkmuyordu. Tanrıdan, köpeklerden, karanlıktan… En korkulmayacakları seçiyordu duvarın arkasına saklanmak için, iki eliyle başını siper ediyordu: Siz gidin, ben burada beklerim. Beklerdi tabi. Beklemekten başka ne biliyordu ki zaten? Hayır, ağlamıyordu. Belki gözüne sürpriz yumurta kaçmıştı. Ellerinin biçimsiz titremesi ansiklopedinin hangi cildinde, kalbinin düzensiz ritmi anayasanın kaçıncı maddesindeydi? Yüksekte sayılmazdı. Aşağı düşse en fazla ayakları kırılırdı. Sağlık Bakanlığı için gereksiz bir mesai harcamasından başka bir şey değil. Soğuğun acı tarafıyla yüzleşti dakikalarca. Gözlerini hiç açmadı. Uzaklaştı… Gökyüzü mavisinin içine serpiştirilmiş bir tutam ilkbahar yeşilinin içinde kayboldu. Çimenlerde yuvarlandı, avucunun içine toprak alıp kokladı. Gövdesi eğri çam ağaçlarıyla dans etti. Belki aylar önce ölen bir kuş gömülmüştü buraya. Gökyüzü tanrısı Zeus şahit olmuştu buna muhtemelen. Sonra unutup gitmişti tabi. Kuşlarla ilgili bir tanrılık departmanı olsa unutulmazdı oysa. Lütfen kuşlar ölmesin soğukta donarak. Dilekçe gönderildi. Yüreği bir kuşun kanadı kadar hassastı, gerekirse cebinde sapan taşıyan bütün çocukların diline acı biber sürebilirdi. Sonra üzülürdü. Bir traktör yoldan geçerken yeri titretti. Güneş, bazı gözlerin rengini biraz daha açığa yordu. Büyükanneler daha fazla yaşayamadı… Üşüdü. Gözlerini açtı. Bir süre bulanıklaştı bakışları. Pencereyi kapatıp içeri girdi. Boşa dönen taş plağı yerinden kaldırdı. Boş duvarın önünde dikildi. Karşısında sanki biri varmışçasına konuşmaya başladı. “Oğuz Atay okur musun?” Cevap gelmedi. “Öyle mi?” Sessizlik… “Zaten en güzel hikaye de o içlerindeki.” Duvar yalnızca duruyordu. “Muhakkak öyle ama Hikmet’in durumuna da kayıtsız kalamıyorum ben.” Kimse konuşmuyordu. “Birkaç kez okudum evet.” Her yer karanlıktı. “Tabi. Orası öyle.” Bir an dengesini yitirip düşecek gibi oldu. Sonra duvara tutundu: “Teşekkürler.” Bir insanın delirmesi yavaş yavaş mı olurdu yoksa birdenbire mi? Durdu. Evde başka şarap olup olmadığını düşündü. Hatırlayamadı. Lanet olsun kalanı niye dökmüştü ki? Sinirlendi. Kaşlarını çattığı zaman gayet çirkin oluyordu. Duvara baktı. Cebinden silah çıkarıp kendi gölgesine sıkabilirdi her an. Silahı yoktu.

1 comment:

  1. Lucky Club Live Casino Site
    Lucky Club Online Casino was established in 1995 in Stockholm, Sweden. The site was built by professional software developer, JVC, 카지노사이트luckclub who was in charge of the development of

    ReplyDelete