Mar 12, 2015

Vişneçürüğü

(Şarkı: Tom Waits - Broken Bicycle)

Bu kadarı yeterliydi. Başının içinde işgal kuvvetleri taarruza geçmeye başlamıştı çoktan. Ağrı kesicilerden nefret ederdi. Alışkanlık edindiği üzere okuduğu partisyonu sonuna kadar getiremedi bu kez. Kaç sayfa kaldığına baktı, gözüne çok gözükünce vazgeçti. Kitabı kapattı, yerinden doğruldu. Daha sonra devam ederdi. Hatta daha sonra aynı bölüme baştan başlardı. Koltuğun başucunda bulunan sehpanın üzerine koydu kitabı ve yine aynı sehpanın üzerinden aldı içinde birkaç yudum kalmış şarap bardağını. Gözlerinden kan akıyordu sanki. Damağında tuhafça, ekşi bir tat vardı. Muhtemelen dili de peltelenmişti şimdi. Bardağın kalanını klozetin içine boşalttı. Birkaç kez tükürdü vişneçürüğü renginde. Ne yapabilirdi ki? Ölse bile, zahmetten başka bir halta yaramazdı bu. Geri geldi. En üstte duran taş plağı aldı ve özenle yerleştirdi, çalıştırdı. Boşa dönerken duyulan cızırtılar odanın nemli duvarlarında yankılandı. Sonra döküldü notalar galaksinin en karanlık boşluğundan. Meğer odanın ışığı açıkmış, gidip kapadı. Utangaçtı çünkü. Tam ortadaki halının üzerinde anlamsızca dikildi. Belli belirsiz dans eder gibi bir hali vardı. Gözlerini hiç açmadı. Belki gülümser gibi oluyordu bazen, bir süreliğine. Sarhoş sayılmazdı. Halının desenlerine rastgele basıyor ve şarkının hareketine göre değiştiriyordu adımlarının ritmini. Midesi bulanır gibi oldu. Vazgeçti. Sese doğru yöneldi, özür dilercesine selam verdi. Pencereye doğru yürüdü aksak adımlarla. Camı açtı. Mevsim rüzgarının çivi gibi soğuğu yüzünü yaladı. Aşağıya doğru baktı. Şarkılar neden düşmandı insanlara? Hayır, ağlamıyordu. Belki gözüne sulu boya kaçmıştı.

No comments:

Post a Comment